Yazıma bir dize ve bir de kelam-ı kibar İle başlamak istiyorum;
***“Mensubiyet, mesuliyeti yaratır.
Mesuliyette insanı söyletir.
Söyleyemezseniz mahçubiyet yaratır.”
***”Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”
Ülkemizde; şu an mesuliyetini yerine getiremeyen birçok mahçup; yaşanan olaylara rağmen; korkunun esir aldığı kifayetsizler ve tüm bunlara ilaveten susan sözde cesurlar; en sıkıntılı olanları ise sorunların kaynaklarını çok iyi bilip söylemeyen veya söyleyemeyen bir grup bulunmasıdır.
İşte son gruba ben “plaza kapısının kifayetsiz muhterisleri“ diyorum.
Bu kifayetsiz muhterisler; bu ülke için en büyük tehlikedir. Sorunların mutlaka çözümleri de vardır. Bu arkadaşlar bulundukları yerlerde rahattırlar; liyakat veya kendi çabaları İle orada Bulunmadıkları için bulundukları yerleri her an kaybedeceklerini bilir ve sistemin açıklarını bilseler bile çözüm yaratma konusunda telkinde bulunmazlar; sorun devam ettikçe var olacaklardır. Herkese hakem olarak kendilerini kabul ettiren bu cahil cesaretliler; çözüme giden her yolu da tıkamışlardır. Tespit koyarlar; çözüm üretemezler; üretene de engel olurlar. Bu durumun en büyük nedeni menfaatleri, geçmişden gelen sıkıntıları ve toplum içinde hak etmeden geldikleri pozisyonları kaybetme korkusudur. Sadece konuşur, bir şey üretmezler. İsteselerde üretmezler...
Onların dile getiremediği (akıl edemediği ) birkaç önemli hususun altını çizmek istiyorum ; öncelikle dünyada 5 trilyon dolar sıfır veya negatif faiz veren ülkelere yönelmiş; yine 5 trilyon dolarda istikamet aramaktadır. Şimdi diyeceksinizki negatif faize kim para koyar; para kendini güvende hissetmek ister; isterseniz para kadar faiz verin; para size gelmez; paranın istediği ortamlar vardır. Faizleri düşürdük daha fazla düşmesi yönünde ısrar var; ama piyasa duyarsızlaşmış; ekonomik teorileri alt üst edecek tepkiler veriyor; aslında vermiyor. Geçen sene Ağustos ve Eylül aylarında enflasyon çok yüksek çıktı; bu sene daha düşük çıkacak faizin İnmesi sonrası baz etkisi İle daha da aşağı gelecek enflasyon; ama bu geçici bir iyileşme olarak ülkemize yansıyacaktır. Birlikte yaşayıp göreceğiz.
Ülkemizde aşağıdaki şartlar sağlanmadan; gerekli tedbirler alınmadan ileriyi görmemiz mümkün değildir;
Öngörülebilir bir güven ortamı yaratılmalıdır.
Hukuk güvenliği ihdas edilmeli; yargı reformu toplumun tüm kesimlerini adaletli bir şekilde kapsayacak şekilde yapılmalıdır.
Mülkiyet güvenliği mutlak suretle tesis edilmelidir.
Siyasal istikrar bu ülkenin artık aşması gereken bir konudur.
Teori Kitaplarında yüzde 5 düzeyinde öngörülen ve sürdürülebilirliği sağlanan enflasyona fiyat istikrarı denir; fiyat istikrarı ancak tam bağımsız bir merkez bankası aracılığı İle sağlanabilir.
Liyakat esaslı yöneticilerin, siyaset bağımsız iş başına getirilmesi için toplumsal mutabakat sağlanması; din, dil, ırk ayrımı yapílmadan işin ehline verilmesi ertelenmemelidir.
Eğitim sistemi, devlet eliyle yapılmalı; apartman dairesi üniversiteleri kapatılmalıdır.
Hiçbir cemaat İle ülkenin alî menfeatlerinin kesismesi mümkün değildir. Cemaatlerin devlet İle bağlantıları tamamen kesilmelidir.
Ülkemizin şu an en önemli dinamosu ihracattır. İhracatın başındaki yöneticiler, STK başkanları başta olmak üzere; liyakatli ve ehil insanlardan seçilmeli; anı kurtaran açıklamalar ve çalışmalar yaparak; sorunları ört bas ederek ilerlememeli, bu iş dünyada nasıl yapılıyorsa öyle hareket etmelidirler.
Gerçeklerden kaçarak değil gerçekler İle yüzleşip bedelini toplumun desteğini de alacak ortamı yaratıp ödeyerek ilerlemeliyiz. Geçmişe sünger çekerken derdine katlanmadan kendimize gelemeyiz.
Çevrenizde bulunan plaza kapısının kifayetsiz muhterislerinden uzak durarak haftaya başlayabilirsiniz.
Keyifli ve güzel bir hafta olsun..:
Selçuk Şağban
